Sanat

Category

Birleşik Krallık’taki tek piyano üreticilerinden biri olan Edelweiss Pianos, mükemmel enstrümanlar üretmeye olan bağlılığıyla tanınır. Son zamanlarda tasarım piyano üreticisi, Impeccable Imagination’dan vizyoner Ambika Hinduja Macker ile işbirliği yaptığı “Harmony of Nature”ı tanıttı. Londra’daki prestijli Victoria ve Albert Müzesi’nde başlatılan etkinliğe, efsanevi Sir Andrew Lloyd Webber’dan başkası ödül vermedi.

EDELWEISS PIANOS MARKASININ MÜZİK SANATI | Times de Luxe
EDELWEISS PIANOS MARKASININ MÜZİK SANATI | Times de Luxe

Bu yenilikçi girişimin ön saflarında, Edelweiss Pianos’un türünün tek örneği piyano kreasyonları üretmeye kendini adamış uzman bir bölümü olan Goldfinch yer alıyor. Cambridge’deki genel merkezlerinden faaliyet gösteren Goldfinch, sanatçılara ve bireylere işbirliği sürecine katılmaları için özel davetler göndererek gerçekten eşsiz müzik sanat eserleri ortaya çıkarıyor. Ambika Hinduja Macker’ın hem ilham hem de tasarım sorumluluğunu üstlendiği “Harmony of Nature” Goldfinch’in altıncı siparişi.

EDELWEISS PIANOS MARKASININ MÜZİK SANATI | Times de Luxe
EDELWEISS PIANOS MARKASININ MÜZİK SANATI | Times de Luxe

Hinduja ilhamını sonbahar yapraklarının büyüleyici güzelliğinden aldı. Bu ilham perisini uyumlu bir forma dönüştürerek, doğanın özünü yarı soyut bir şekilde yakalayan sanatsal bir yoruma imza attı. Goldfinch daha sonra bu tasarımı aldı ve onu gerçek bir akustik piyanoya titizlikle uygulayarak enstrümanın orijinal formunun kendine özgü güzelliğini korumasını sağladı.

EDELWEISS PIANOS MARKASININ MÜZİK SANATI | Times de Luxe
EDELWEISS PIANOS MARKASININ MÜZİK SANATI | Times de Luxe

Ortaya çıkan, bronzdan dökülmüş ve 22,5 karat ay-altın varakla süslenmiş heykel, doğanın dokularını ustaca kopyalıyor. Uzaktan bakıldığında, kıvrılmış, kurumuş yaprağın silüeti, soyut ile gerçek arasında gidip gelen büyüleyici bir yanılsama yaratıyor. Kapağı kaldırdığınızda ince dal benzeri kavisli bir destekle zarif bir şekilde açık tutulan parlak siyah beyaz tuşlar ortaya çıkar.

Yukarıdan bakıldığında heykel, açıkta kalan çerçeveyi ve ses tahtasını ortaya çıkararak sanat eserinin doğal formuna hayat veriyor. Uçtan yaprak sapına kadar uzatılmış, zarif yapı belirginleşir. Heykelin arkasında, ses işlevselliği için gerekli olan ve düşen yaprakların doğal özelliklerine akıllıca gönderme yapan iki dizi ağ kaplı dairesel delik bulunuyor.

EDELWEISS PIANOS MARKASININ MÜZİK SANATI | Times de Luxe
EDELWEISS PIANOS MARKASININ MÜZİK SANATI | Times de Luxe

Ayırt edici estetiğe katkıda bulunan piyanistin taburesi küçük bir çakıl taşı şeklindedir ve aynı ay altını 22,5 karat yaprakla kaplanmıştır. Detaylara gösterilen bu titiz dikkat, yalnızca grubun görsel çekiciliğini arttırmakla kalmıyor, aynı zamanda doğadan ilham alan unsurların piyanonun işlevsel yönleriyle kusursuz bir şekilde bütünleşmesini de sağlıyor.

“Harmony of Nature”, sanat ve zanaatkarlık arasındaki sinerjiyi temsil ediyor ve Ambika Hinduja Macker’in yaratıcı becerisi ile Saka Kuşu’nun titiz uzmanlığını bir araya getiriyor.

Modern sanatın ölümsüz isimlerinden Pablo Picasso’nun ‘Pencere Kenarında Oturan Kadın (Marie-Therese)’ isimli tablosu geçtiğimiz günlerde Christie’s müzayede şirketi tarafından New York’da gerçekleşen açık arttırmada rekor bir fiyata alıcı buldu. İspanyol ressamın 1932’de yaptığı eser 19 dakikalık çekişmeli bir pey arttırımıyla yeni alıcısını buldu. 146×114 cm ebatında olan eser için başlangıç fiyatı 55 milyon dolar olarak belirlendi. Beklentileri aşan eser 90 milyon esas fiyat ve aracı masrafları toplamında 103,4 milyon dolara satıldı. Bu eserin kim tarafından satın alındığı şirket politikası gereği paylaşılmadı.

christies pablo picasso

pablo picasso

İkinci kez satışa çıkan eser, daha önce Londra’da 44,8 milyon dolara satın alınmıştı. Sanatçının en önemli atılım yılı olan 1932’de yaptığı bir eser olması nedeniyle oldukça önemli bir yapıt olarak kabul edilir. 50 yaşından itibaren sanat eleştirmenleri tarafından acımasızca eleştirilen Picasso, kendini yeniden ispatlamak için 1932’de büyük bir kırılma noktası yaşamaya karar verdi. 1937’de yapacağı protest eseri Guernica’ya kadar sadece günlük hayatı işlemeye odaklanan sanatçının sosyopolitik postürden kendini izole ettiği yılların açık bir tezahürü olarak kadın temalı eserleri sanatçının kronolojik döneminin önemli dönemeçlerinden biri olarak görülür.

pablo picasso marie therese

Eserin bir diğer özelliği, resmedilen kadın Marie ile Pablo Picasso arasındaki aşk ilişkisidir. 1927’de başlayan ilişkileri, Picasso’nun fotoğraf sanatçısı Dora Maar ile yakınlaşması sonucu 1935’de bitmişti. Bu eserle birlikte sanatçının şu ana kadar toplam beş yapıtı 100 milyon doların üzerinde alıcı buldu. 2015 yılında sanatçının bir başka kadın figürlü eseri olan Cezayir Kadınları 179,4 milyon dolara satılmıştı.

Natural Light Beer, dünyanın en pahalı sanat eserini ortaya çıkardı. “Da Vinci of Debt” adlı bu sanat eseri, New York City’nin Grand Central Terminali’ndeki tarihi Vanderbilt Hall’da tanıtıldı. Üniversite diplomasının artan maliyetine ve üniversite borcunun etkisine dikkat çeken enstalasyon, ülke çapında gerçek üniversite mezunları tarafından sağlanan 2.600 gerçek, fiziksel diploma kullanılarak oluşturuldu.

dünyanın en pahalı da vinci eseri foto

2018 yılında borç yükü altında ezilen insanlara yardım etmek için başlatılan Natural Light College Borç Yardımı programının geri dönüşünü işaret ediyor. Natty, on yıllık 10 milyon dolarlık taahhüdünün dördüncüsünde, 2020’deki 100 dolarlık diploma kiralamalarının arkasındaki “yüksek derecede sınıflandırılmış” planı açıkladı.

dünyanın en pahalı da vinci eseri bilgi

Sanat dünyası, çoğu insanın haklı göstermeyi imkansız bulduğu saçma fiyat etiketleriyle doludur. Bu, onu bu kampanya için mükemmel bir araç haline getiren şeydi. Tipik bir dört yıllık üniversiteye gitmenin korkunç maliyeti için çok uygun bir benzetme. Da Vinci aracılığıyla, üniversite borç krizi etrafında harekete geçmeyi ve Natty College Borç Yardım Programı’nın öğrenci kredilerini ödemesi için daha fazla hayranı katılmaya teşvik etmeyi umuyoruz.
-Daniel Blake, Anheuser-Busch Değer Markalarından Sorumlu Başkan Yardımcısı-

dünyanın en pahalı da vinci eseri blog haber

Da Vinci’nin değeri, dört yıllık bir üniversite eğitiminin ortalama toplam maliyetinden etkilenir. Böylece, sanat eserinin değeri 470 milyon dolar olup, halka açık müzayedede satılan en pahalı sanat eseri olan Salvator Mundi, 2017’de 450 milyon dolara satılan 600 yıllık Da Vinci tablosu Salvator Mundi’yi geride bıraktı.

Sanat eseri, sanki bir rüzgâr fırtınası sanki 2600 tanesini Grand Central Terminal’in Vanderbilt Hall’daki 6.000 metrekarelik alana yaymış gibi havada asılı duran gerçek diplomalar kullanılarak yaratıldı. Tasarım, hem sakatlayıcı borç krizinin ölçeğini hem de kolej borcunun yükünü taşıyanlara yarattığı kaotik etkiyi ortaya koymayı amaçlıyor. Her diploma dikkatlice yerinde kalıplandı ve karmaşık bir kablo ağı kullanılarak asıldı.

dünyanın en pahalı da vinci eseri hakkında yazı

Grand Central Terminal’deki kuruluma ek olarak, Natural Light, Snapchat aracılığıyla 21 yaşından büyük herkes için erişilebilir kılmak üzere Artırılmış Gerçeklikte Da Vinci Borçlarını çoğaltmak için Snap Inc. ile ortaklık kurdu.

dünyanın en pahalı da vinci eseri hakkında haberler

Öğrenciler, Natty’nin borcunu ödemesini sağlamak için üniversiteye gitme konusunda kendilerine neyin ilham verdiğini anlatabilirler. Natty Light, 11 Ocak – 21 Mart 2021 tarihleri ​​arasında #NattyStories ve #Contest kullanarak girişleri kabul edecek. Tüm yarışma kuralları ve düzenlemeleri burada bulunabilir.

Barok Ressam Bartolome Esteban Murillo’ya ait bir resim çalışmasını restore ederken eseri tanınamaz hale getiren İspanya, restorasyon rezaletine bir yenisini daha ekledi. Bu defa ki kurban bir heykel çalışması. Ülkenin Palencia kentindeki tarihi bir binanın dış cephesinde yer alan ve hava şartları yüzünden zamanla tahrip olan tarihi bir heykeli restore etme çabası skandallarla bitti.

ispanya restorasyon

Restorasyonun ardından orjinal halinden eser kalmayan hatta amatör bir karikatüre dönüşen heykeli kimin restore ettiği ise bilinmiyor. Unicaja adlı bankaya ev sahipliği yapan binanın dış cephesinde yer alan talihsiz heykelin restorasyon sırasında yerinden kaldırıldığı ortaya çıktı.

ispanya heykel restorasyon

Dünya gündemine bomba gibi düşen skandalla ilgili sosyal medyada ilginç yorumlar yapıldı. Restorasyon skandalının ardından son haliyle heykel Trump’a bile benzetildi. Hatırlanacağı üzere İspanya’da daha önce de Hz. İsa freski, Murillo’ya ait tablo ve Aziz George heykeli benzer kolayın kurbanı olmuştu.

ispanya restorasyon

ispanya murillo restorasyon

İngiliz edebiyatçı ve düşünür William Shakespeare’in son oyununun ilk nüshalarından biri memleketinden çok uzakta ortaya çıktı. İspanya’da bir rahip okulunun saklı arşivinde bulunan nüshanın, Shakespeare’a ait en eski eseri olduğu tahmin ediliyor.

the two noble kinsmen william shakespeareTarihçiler, Shakespeare’in 1634’te yayımlanan “The Two Noble Kinsmen” adlı oyunun ilk baskısının yüzlerce yıldır ülkenin kuzeybatısında yer alan Salamanca kasabasındaki Royal Scots College’in arşivlerinde saklandığını ifade ediyor. Kitabı bulan Barselona Üniversitesi’nden öğretim görevlisi Dr.John Stone, “Bu baskının İspanya’ya 1635 ile 1640 yılları arasında ulaşması muhtemel” diyor. Dikkat çekici detaylardan biri de 17. ve 18. yüzyıllarda İspanya’da yürürlükte olan sansürler nedeniyle İngiliz eserlerine uygulanan ambargoya rağmen esere o topraklarda rastlamak. Çünkü o yüzyıllarda tüm kitaplar sınırda İspanyol Engizisyonu tarafından sıkı bir kontrolden geçiyordu. Koyu Katolik olan İspanya’da İngiltere gibi Protestan devletinden gelen eserler yasaklanmıştı.

william shakespeareUzmanlar tüm olasılıklar içinde akla en yatkın ihtimal olarak söz konusu baskının, zamanında İngiltere’den İspanya’ya seyahat eden biri tarafından kaçak getirildiğini gösteriyor. Kitabı keşfeden öğretim görevlisi Stone “Bu kitabı gördüğüm anda Shakespeare’in İspanya’daki en eski kopyası olduğunu anladım.” diyor.
1640’ların sonlarında veya 1650’lerin başında İspanya’ya gelen kitap, Valladolid’deki Cizvit İngiliz Koleji’nde bulunan oyunların bir derlemesi olarak kabul ediliyor.

Adını dini bir terimden alan Rönesans Sanat Dönemi, hiç kuşkusuz sanatın yeniden dirilişi oldu. Raffael, Michelangelo, Donatello, Botticelli, Bruneleschi ve daha birçok yüzüyle insanlık, insan yeteneğinin sonsuzluğuna tanıklık etti. Etkisini günümüzde bile sürdüren bu akımın dünya çapında en çok tanınanı kimdir diye sorsak, birçoğunuzun “Leonardo Da Vinci“ cevabını vereceği çok açık. Book of Genius’un dünyanın en dahi 50 insanı listesinde birinci sırada yer alan Leonardo, şöhretini sadece fırça darbelerine mi borçlu? Kesinlikle hayır! Mona Lisa, Son Akşam Yemeği kadar iz bırakan buluşlarıyla günümüzün birçok açmazına ışık tuttuğunu biliyor muydunuz? Evet; Leonardo aynı zamanda büyük bir mucit. Hakkında ilk biyografiyi yazan sanat tarihçisi Giorgio Vasari’ye göre Milano’da kaldığı yıllarda özellikle 5 yılını tamamen teknik buluşlara ayırdı. Tabi, her dehanın yaşadığı bir sorunu Da Vinci de yaşadı. Tüm bu buluşlar pratiğe yaşanan zamansal sorunlar yüzünden yetişemedi. Ama sorununa çözüm bulmayı başarmıştı ve aklındaki tüm projeleri not etti. Bu eskizler ve not defterleri sayesinde dünya Da Vinci’nin bir dahi olduğuna hemfikir. Bugün kullandığımız birçok şeyin çıkış noktasının Da Vinci olduğunu söylersek abartmış olmayız. Öğrendikçe çok şaşıracağınız icatlarıyla Da Vinci’ye yer veriyoruz.

PARAŞÜT, leonardo da vinci

Paraşüt: Birçoğumuz paraşütü bulan kişinin Sebastien olduğunu biliyor. Ancak Sebastian’dan 400 yüz yıl önce Leonardo paraşütün tüm eskizlerini en ince ayrıntısına ve matematik hesaplamalarına kadar çizmişti. Çizimlerde piramite benzeyen bir paraşüt olduğu görülünce birçok kişi bunun uçamayacağını düşündü. 2000’lerin başında genç bir paraşütçü olan Adrian Nicholas Leonardo’nun tüm çizim ve hesaplamalarına harfiyen uyarak bu paraşütü modelleyip uçuş testinden de başarılı bir sonuç alınca herkes “Leonardo’ya özrü bir borç bildi”.

leonardo da vinci

Uçak-Helikopter ve Drone: Genç Leonardo Milano Dükü Sforza‘nın hizmetinde çalışırken boş zamanlarında devasa ahşap kanatlar yaparak insanın bir gün uçabileceğini hayal etti. Hezarfen gibi uçacak bir Galata kulesi buldu mu bilinmez ama boş bir arazide rüzgârın etkisinden yararlanarak bu aygıtı test ettiği rivayet edilir. Zamanla kanatları sabitleyeceği gövdeyi yaparak bugünkü uçağın atası kabul edilen düzeneği yarattı. Günümüz uçaklarından tek ayrılan yanı ise motor mekanizmasının olmayışıydı. Modele bakıldığında günümüz uçak görüntüsünün kimden ve neyden ilham alınarak tasarlandığını tahmin etmek artık zor değil. Ornithopter adını verdiği bir de helikopter modellemesi yaptı. Tüm ince hesaplamalarını, çizdiği modelin yanına yazan Da Vinci, bugüne büyük bir miras bırakmıştı. Son zamanlarda iletişimin sınır tanımayan araçları arasında büyük bir sükse yapan drone’ların bile Da Vinci tarafından tasarlandığı kabul edilir.

makineli tüfek, leonardo da vinci

Makinalı Tüfek: Leonardo içinde yaşadığı yüzyılın savaş tarzını çok iyi gözlemleyen biriydi. Savaşta teknik başarısızlıkların neyden kaynaklandığını iyi biliyordu. Savaş envanteri içinde ağır topların zorlayıcı ve insan gücünü aşan ağırlığına alternatif bir düzenek buldu. Lehe sonuçlanabilecekken ağır toplar yüzünden aleyhe dönen savaşların seyrini değiştirecek 33 namlulu bir silah icat etti. 19.yy’da savaşların ana silahı olarak bilinen makinalı tüfeklerle birebir benzerlik gösteren bu silah Da Vinci‘nin yaratıcılığının bir eseriydi. Yaşamı boyunca hiçbir zaman savaş yanlısı olmayan bir sanatçının böyle bir şeye öncü olması biraz şaşırtıcı! Sizce?

araba , leonardo da vinci

Kendi Kendine Gidebilen Araç: Bugün adına “araba” dediğimiz aracın çıkış noktası da Da Vinci’ye dayanıyor. Modellemesini yaşadığı zaman sıkıntısı yüzünden yapamasa da İtalya Bilim ve Tarih Müzesi, Leonardo’nun eskiz defterindeki tariften ve çizimlerden yola çıkarak modelleyip sergilemeye başladı. Dikkatlice baktığınızda sizce de bu otomobil Mars Keşif Aracı’na benzemiyor mu? Bilim dünyası çizimlere dikkatlice baktığında “Da Vinci yine yaptı yapacağını!” dedirtecek bir detayla karşılaştı. Arabanın ön kısmında yön göstergeli küçük bir bölüm ortaya çıktı. Bugünkü navigasyon sisteminin bu yön düzeneğinden yola çıkılarak tasarlandığı kabul edilir.

robot leonardo da vinci

İnsansı Robot: Leonardo, Milano Sarayı’nda altın çağını yaşadı dedirtecek bir icada daha imza attı. İnsanlık tarihinin ilk insansı robotuna hayat verdi. Ortaçağ zırhlarıyla giydirilmiş bu robot başta patronu Milano Dükü Ludovico Sforza’yı çok heyecanlandırdı. Öyle ki, sırf bu icat için halka açık bir şölen tertipleyerek herkese robotu sergiledi. Otomaton geleneğine öncülük eden bu büyük buluş NASA‘ya ve Lockheed Martin’e çok katkı sağladı. Ve tabi ki Mark Rosheim’a… Ünlü robot bilimci 1959’da Leonardo’nun çizimlerine bağlı kalarak insansı bir robot yapmayı başardı.

tahta köprü, leonardo da vinci

Mobil Katlanabilir Köprü: Leonardo ulaşım konusunda yaşanan yetersizliklere de teknik buluşuyla çözüm buldu. Bilindiği üzere nehirlerin diğer yakasına geçmek şövalyelerin ve atların en çok zorlandığı durumlardan biriydi. Bu sorunu ahşap katlanabilir ve taşınabilir köprü modelleriyle çözdü. Bugün birçok oyuncak köprünün Leonardo’nun eksiklerinden yola çıkarak tasarlandığını biliyor muydunuz?

denizaltı kıyafeti

Denizaltı Kıyafeti: Leonardo da Vinci, Fransa’nın Milano’yu işgal edip Dük Sforza’yı öldürdükten sonra apar topar Venedik’e kaçtı. Ve askeri mühendis olarak Venedik ordusuna hizmet etti. Mucit Leonardo, burada kaldığı dönemde ilginç bir şey tasarladı. Ordu çalışanlarının deniz altında faaliyetini sağlayacak bir buluş üstelik… Hem savaş taktiği olarak hem de orduya güç katmak amacıyla denizaltı kıyafeti tasarladı. Oksijen tüpünü bu icadın eskizlerinde göremesek de, nefes almak için bir hortum sistemi tasarladı. Can sıkıcı dönemlerinde Venedik’i çekilir hale getirmek için belki de tasarladığı bu tasarım, günümüz dalgıç kıyafetlerinin atası olarak kabul edilir.

zırhlı araç, tank

Tank: Leonardo’nun bir diğer icadı bugünkü modern tankların babası olarak kabul edilen zıhlı araç oldu. Sekiz kişi kapasiteli ahşap yapıya ekstra hız katmak için atlar bağlandı. Belki de “beygir gücü” teriminin çıkış noktası da bu icattır. Rivayetlere göre bu buluş bazı dükleri çok heyecanlandırmış ve Leonardo’dan çoklu olarak üretmesi istenmiş. Ancak bu durum Da Vinci’yi memnun etmediği için bu araca bazı eklemeler yaparak bilinçli olarak tankın kapasitesini düşürmüş.

hidrolik sistem, bill gates

Hidrolik Sistem: Enerji alanında gelecekte çok büyük bir sürecin yaşanacağını öngören Leonardo, hidrolik sistem ile alakalı birçok çizim ve hesaplamayı meşhur defterine kaydetti. Yaşadığı dönemde bu çalışma pek heyecan uyandırmasa da günümüz girişimcilik çağının en değer verdiği ve izini sürdüğü çalışmalar arasında gösterilir. Öyle ki, zamanla Leonardo’nun bu çizimlerinin izi sürüldü. Dünyanın en zengin iş insanlarından Bill Gates, uzun yıllar izini sürdüğü bu sayfaları nihayet toplamayı başardı. Yakın gelecekte Gates’in hayata geçireceği hidrolik enerjiye dönük çalışmaların gizli kahramanının Leonardo olduğunu söylemek bizden.

Sinema sektörünün modası bitmeyen “biyografi film” kuşağı her geçen sezon güçlenecek büyüyor. Zincirin son halkası Andy Warhol. Söz konusu tarzı ve sanatı olunca Andy Warhol dikkat çeken unutulmaz isimlerden biri. 2016’dan beri çekilmesi kararlaştırılan Andy Warhol’ü konu alan filmin yakın zamanda çekimlerine başlanacağı öğrenildi. Detaylar ortaya çıktıkça heyecan ve merak da arttı. Büyük bir cast çalışması üzerinde duran yapımcı şirket Andy Warhol rolü için uzun araştırmalardan sonra Jared Leto‘da karar kıldı.

jared leto andy warholBu sevindirici haberi sosyal medya hesabı üzerinden duyuran Leto, heyecanını hayranlarıyla paylaştı. Filmin aynı zamanda yapımcılığını üstlendiğini duyuran başarılı aktör, senaryonun The Wolf of Wall Street ve Boardwalk Empire’dan tanıdığımız Terence Winter’a emanet edildiğini açıkladı. Andy Warhol‘ün doğum gününü kutlamak amacıyla yayınladığı postta güzel haberi meraklılarıyla şöyle paylaştı Jared Leto: ‘Yeni bir filmde Andy Warhol ‘u oynayacağım doğru. Bu fırsat için çok heyecanlı ve minnetarım!’

david bowie andy warhol

i shot andy warholŞimdilik adı belli olmayan filmde Warhol’e hayat verecek oyuncunun, daha önce zor ve özgün karakterlerin üstesinden başarıyla geldiği düşünülecek olursa ses getireceği ve ödüllerle onurlandırılacağı kesin. David Bowie, Val Kilmer, Guy Pearce, Jared Harris gibi efsane isimlerin geçmişte Andy Warhol’ü canlandırdığı gerçeği varlığını korurken genç oyuncunun çıtayı ne kadar yükselteceği merak konusu.

Türkiye’yi geçtiğimiz günlerde çok heyecanlandıracak bir gelişme yaşandı. Osmanlı tarihinin miras eserlerinden bir portre, yapılan açık arttırma ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından satın alınarak Türkiye’ye getirildi. Osmanlı Devleti’nin yükselme dönemi padişahlarından Fatih Sultan Mehmet’in Rönesanslı Gentile Bellini tarafından yapılan portrelerinden biri olarak kabul ediliyor.

fatih sultan mehmet portre

Eser Christie’s müzayede şirketinin düzenlediği bir açık arttırma ile satışa sunuldu. 33.4 x 45.4 cm büyüklüğünde olan çalışma, 770.000 sterline İBB tarafından satın alındı. Eser artık Türkiye topraklarında sergilenecek. Bu heyecan verici gelişmeden sonra merak edilen konulardan biri “Gentile Belli”nin kim olduğu oldu. Gentile Bellini’yi yakından tanıyalım.

gentile bellini rönesans

Rönesans’ın Venedik ekolüne bağlı olan Bellini, sanatçı bir aileden geliyor. Babası Rönesans döneminin çekirdek kadrolarından Jacopo Bellini, kardeşi ise kurduğu atölye ile birçok önemli sanatçıyı Rönesans’a kazandıran Giovanni Bellini’dir. Ve Ressam Andrea Mantegna’nın da kayınıdır. Babası Jacopo, genç yaşlarda sanatkar Gentile de Fabriano’dan özel sanat dersleri aldı ve hayatını şekillendirmesinde büyük payı olan bu ustayı oğluna Gentile ismini koyarak yad etti. Dünyaya gelen çocuğuna özel dersler vererek sanatçı olmasında Jacopo’nun büyük katkıları oldu.

Aldığı eğitimlerden sonra Venedik Cumhuriyeti’nin en başarılı ressamları arasında yer aldı. Aldığı siparişlerle yeteneğini birçok mecrada ispatlayan sanatçı, sanat hayatının ilk dönemlerinde ağırlıklı olarak dinsel naratif konular işledi. Venedik’te kısa sürede ün yapacak projelerinde çoğunlukla dinsel temalar yer aldı. Scuola Grande Di San Marco için kardeşi Giovanni ile birçok esere hayat verdi. Çok geçmeden Venedik’in Dükler Sarayı için onlarca tablo yaptı ancak bu eserler günümüze 1577’de çıkan büyük yangın yüzünden ulaşamadı. Osmanlı Devleti hükümdarı Fatih Sultan Mehmet, Jacopo Bellini’yi portresini yapması için İstanbul’a davet etti.

İlerleyen yaşı sebebiyle yolculuk yapamayacak olan baba Jacopo, en az kendisi kadar başarılı olan oğlu Gentile’e bu sorumluluğu verdi. Ve Gentile Bellini İstanbul’a gelerek hükümdarın portresi için saraya iştirak etti. Ancak Fatih, yeteneğinden emin olmadan bu işi yapmasına izin vermeyerek sanatçının bir müddet sarayda misafir olarak kalmasını ve bu sürede sanatçının yeteneğini yakından görmeye karar verdi. Gentile, İstanbul’da kaldığı 1,5 yıllık süre boyunca saray hayatını çarpıcı bir şekilde resmetmeye başladı; hatta ‘Oturan Katip’ isimli eserini de sarayda kaldığı sırada resmetti. Sonunda Fatih Sultan Mehmet, sanatçının yeteneğine kail oldu ve beklenen portrenin yapımına başlandı. Kaynaklara göre sultan birçok portresini yaptıracak kadar Bellini’nin yeteneğine hayran kaldı. Saraydayken yaptığı meşhur tek kişili Sultan portresi, bugün Londra’da National Gallery’nin bir eseri olarak yine Londra’da bulunan Victoria And Albert Müzesi’nde sergileniyor.

fatih sultan mehmet portre

 

fatih sultan mehmet paraRivayetlere göre Sultan, sanatçıyla yakın bir arkadaşlık kurduğu için bir müddet daha sarayda misafir etti. Gentile bir gün, kesik başlı Goliaht’ı konu edinen bir tablo yaparak Sultan’ın yorumlamasını istedi; ancak Fatih bu çalışmanın gerçekçi olmadığını ve yeniden resmetmesinin doğru olacağını söyledi. Anlatılanlara göre Fatih, gerçek hayatta bir başın kesildikten sonra çekilen kan yüzünden büzülüp küçük olduğunu anlatmak için bir köleyi huzuruna getirterek Gentile’in karşısında kafasını kestirdi. Bu durumdan dolayı dehşete kapılan sanatçı, eserlerini toplayarak Mısır Kahire’nin yolunu tuttu.

Sanatçı Kahire’de kaldığı dönemlerde tarzında büyük değişikliklere neden olacak oryantalizm ve egzotizm stilleriyle tanıştı. Venedik’e döndükten sonra yaptığı çalışmalarda bu etkiyi görmek mümkün. Sanatçı 78 yaşında Venedik’te hayatını kaybetti. Fatih Sultan Mehmet’i konu edinen çalışmalarının yanı sıra iz bırakan bazı eserleri şunlardır:
İskenderiye’deki St. Mark Preaching
San Marco Meydanı’ndaki Alay
San Logon Köprüsü’ndeki Haç Mucizesi

Restorasyonun skandallar tarihine bir eser daha kurban edildi. Klasik Avrupa Resim Sanatı’nın ikonik çalışmalarından Bartolome Esteban Murillo imzalı “Günahsız Gebelik”, yapılan restorasyon (!) sonucu tanınamaz hale geldi. günahsız gebelik

günasız melek restorasyon

17. yy’da yapılan Barok çalışmanın orijinali Madrid’deki Prado Müzesi’nde sergileniyor. Restorasyonu yapılan bu çalışmanın da, İspanya Koruyucular-Restorasyoncular Birliği’ne (ACRE) göre Murillo’ya ait olması yüksek olasılıklı. Kopya olan bu eser, birlik tarafından orijinal olduğu kabul edilerek özel bir değer görüyordu.
Reprodüksiyon çalışmayı kiralayan özel bir koleksiyoncu, eseri restore etmek için 1200 € karşılığında mobilya tamircisini görevlendirmiş ve sonunda skandal bir restorasyonla eser tanınamaz hale gelmiş. Koleksiyoncunun tepkisi üzerine, mobilyacı tabloyu yeniden düzeltmeye çalışsa da başarılı olamamış. Olay üzerine ACRE; “Bu düzenleme eksikliği, mirasımızın korunmadığı anlamına geliyor.” açıklamasında bulundu.
İspanya’da restorasyon endüstrinin kaybolmakla karşı karşıya olduğu konusunda uyaran ACRE, “Son yıllarda, konservasyon-restorasyon uzmanları, herhangi bir iş fırsatı olmaması nedeniyle göç etmek veya mesleklerini terk etmek zorunda kaldılar.” dedi.

Türkiye Edebiyatı’ nın unutulmaz şairlerinden Orhan Veli Kanık öncülüğüyle çıkarılan YAPRAK adlı edebiyat dergisi dijital olarak erişime açıldı. TÜSTAV tarafından erişime açılan dergi, Türkiye edebiyat dergiciliğinin önemli yüzlerinden biri olarak kabul ediliyor. 1 Ocak 1949 ile 1 Haziran 1950 arasında yayımlanan dergi Ankara’da basılmıştı. İki haftada bir yayımlanan ve 28 sayı devam edebilen derginin ardından Kanık, İstanbul’ a döndü. Dergi kapandıktan bir yıl sonra Ankara’ ya bir haftalık ziyaret için giden Kanık, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ nin yol onarım için açtığı çukura düşmüş ve başından yaralanmıştı. Durumunun hafif bir çarpma sebebiyle ağır olmadığı söylenmiş ve taburcu edilmişti. Ancak iki gün sonra İstanbul’ a dönüp arkadaşını ziyaret ettiği sırada fenalaştı. Ünlü şairin hastaneye kaldırıldığı sırada hayatını kaybettiği ortaya çıktı. Bu acı kayıptan sonra, 1 Şubat 1951 yılında sanatçı arkadaşları Kanık anısına ‘Son Yaprak’ dergisini bir defalık olarak yayımladı. Basılan bu dergide Orhan Veli’ nin daha önce hiç yayınlanmamış Aşk Resmi Geçidi şiirine yer verildi.

yaprak dergiOrhan Veli, 1948’de memurluk hayatına son verip sanatçılardan oluşan arkadaş çevresinin teşvikiyle daha önce hobi olarak yazdığı şiirlerini, kuruluşunda rol aldığı bir dergide yayımlamaya başladı. Kendisi gibi memurluktan ayrılan sanatçı arkadaşlarıyla kurduğu dergi, maddi olanaksızlıklar nedeniyle iki haftada bir yayımlanabildi. Hatta olanaksızlıklar öyle bir noktaya getirdi ki rivayetlere göre şair, platosunu bile satıp bir sonraki sayı için para toplamaya çalıştı. Malum ekonomik sıkıntılar devam edince ünlü ressam Abidin Dino’ nun kendisine hediye ettiği bazı resimleri de satmak zorunda kaldı. Tüm bu zorluklar ve siyasi baskılardan sonra dergi 28. sayısıyla yayın hayatına son verdi.

orhan veli kanık paltoson yaprak dergi