İkonik kelimesi saat piyasasında biraz fazla kullanılır. Ama dürüst olmak gerekirse birçoğu pazarlama maksatlıdır. Gerçek ikonik saatlerin bu terimi nasıl hak ettiğini ve rakiplerinin çizgisini nasıl belirlediğini anlamak için onların ve markalarının geçmişlerine hatta fabrikadan ilk çıktıkları ana kadar uzanmak lazım.
Heuer markası 1860 yılında henüz 20 yaşındaki Edward Heuer tarafından cep saatleri üreten bir atölye olarak kurulmuştur. O dönem saatçiliğine yön veren “keyless winding system” gibi yenilikler geliştirerek patentlerini almıştır. 1880 yılında sportif müsabakalar ve organizasyonların çoğalmasıyla, dakik zaman tutucu ihtiyacı artmaya başlamış ve Heuer kendisini, sonrasında markasının geleceğine yön verecek olan, kronograf mekanizmasını geliştirmeye adamıştır.1887 de mükemmelleştirilmiş kronograf olarak adlandırdığı patentli yeni bir buton sistemi tanıttı ki günümüzde hala saatlerinde bu sistemi kullanıyor.
20. yüzyılda endüstri, ulaşım, bilim, tıp ve spor alanlarındaki gelişim güvenilir ve dakik zaman tutucu ihtiyacını daha önemli bir hale getirdi. Sportif müsabakalarda rekor belirlemek saniyenin yüzde birine kadar ölçüm gerektirirken, Heuer fizik alanında da ihtiyaca cevap veriyor ve 1908 yılında, doktorların hastanın kalp atışını ölçmesini sağlayan renkli skalanın patentini alıyordu. 1914 yılında kronograflı kol saatini üretiyor ve 1920’de olimpiyat zaman tutucusu olarak seçiliyordu. Bu hızlıca anlatmaya çalıştığım büyük adımlar yavaş yavaş Heuer’in ikonikleşmiş modellerine giden yolu belirliyordu.
1960larda kronograf üretmek ciddi ustalık ve tecrübe gerektiren bir şeydi. O yıllarda kronograf fonksiyonlu bir saat ortaya çıkarabilen markaların sayısı iki elin parmaklarını geçmiyordu. Heuer de liderlerden birisiydi. 1958 yılında ailenin 4.nesil üyesi Jack Heuer ile markanın altın çağı başlıyordu. Önündeki yıllar yeni modeller, yarış dünyasında Carrera ve Monako gibi efsanevi kronograf tasarımları ortaya çıkaracaktı.
İlk kez 1963 yılında üretilen Carrera ismini kendisinden 10 sene önce 1950lerin başında düzenlenen ve modern zamanların en tehlikeli yarış organizasyonu olarak bilinen Carrera PanAmericana dan alıyor. 3500 kilometrelik bir güzergahta minimum güvenlik önlemleriyle yarışılan organizasyonda düzenlendiği 5 yıl boyunca tam 27 pilot hayatını kaybetmişti. Kronograflar ve Otomobil yarışlarıyla özdeşleşen Heuer modeli adını işte bu yarışlardan almıştı.
Kendisi de yarış tutkunu olan bizzat Jack Heuer tarafından motor sporları yarışçılarının ihtiyacına cevap vermek üzere, temiz sade bir kronograf arzusundan doğmuştu. Modelin tarif basitti: yarışlar sırasında zamanı ve ortalama hızı ölçmek için kadranda gereksiz karmaşadan uzak, düzenli, son derece okunaklı ve güvenilir bir araç. Jack Heuer Carrera’yı tasarlarken temel saniye ve 5 saniyelik indexlerin en okunabilir proporsiyonunu uygulamış. Ayrıca dönemin pleksi camlarının kadranla buluştuğu yeri destekleyen basınç halkasını, beş saniyelik skalayı karmaşadan uzak bir şekilde sığdırabileceği bir bezele çevirmişti. Ve 1963 ile 1970 arasındaki bu ilk jenerasyonda (2447) farklı versiyonları olsa da şu temel standarda bağlı kalmıştı. 36mmlik kasasında ve kadranda bütün dekoratif gereksizliği kaldır ve temel şeye odaklan. Kronograf. Kadran ilk önce Tek tonda ve kısa bir süre sonra iki renkli bir hale dönmüştü. 1970’e kadar süren bu jenerasyonda farklı renk seçenekleri, farklı sayıda alt kadranlı versiyonları ile üretildi.
İlk üretildiği dönem sahada oldukça aktif bir Omega Speedmaster gerçeği vardı ve bir diğer ikon Rolex Daytona gelmek üzereydi. Aslında Rolex Daytona ile birçok ortak yanı olacaktı. İkisinin mekanizmasını da mekanizma üreticisi Valijoux üretiyordu ve ikisi de kadranlarını aynı kadran üreticisi Singerden alıyordu. Hatta aynı- desenli alt kadranlara, numaralara ve indexe sahiptiler. Bunun yanı sıra büyük farkları da vardı. Mesela Daytona kasasında mat bir görünüm tercih etmiş Carrera ise parlak cila kullanmıştı. Daytona’nın üzerinde tachymetre olan bir bezeli vardı Carrera bezelsiz sade bir görünüm tercih etmişti.
1969 yılında Heuer’in, Breitling ve Hamilton markalarıyla ortak çalışması ile dünyanın ilk otomatik kronograflardan biri olan Calibre-11’i saat dünyasına kazandırmasıyla 2. jenerasyon Carreralar doğmaya başlamıştı. Daha iri ve renkli kasa trendi ve Heuer’in sponsor olduğu Formula 1’e artan ilgi Carreranın çehresini değiştirmişti. Fakat Seiko ile başlayan yeni teknoloji quartz krizi patlak vermiş ve Heuer de bütün mekanik saat endüstrisi gibi kendine yeni bir yön vermek zorunda kalmıştı. Aslında diğer birçok markaya nazaran bu krizi fırsata çevirmeyi başarmıştı. Quartza geçişte öncülerden olmuş ve pille çalışan analog dijital karışımı kadranlar geliştirmişti.
1970ler cesur gösterişli kadranların tanıtıldığı ve ünlü F1 pilotlarıyla iş birlikleri yapıldığı yıllar olmuştu. 1974 3. jenerasyon fıçı kasa Carreraların dönemidir. 1975’den sonra mekanik saat piyasasında kronograf rüzgârı durulmuştu. Artık kimse kronograflardan bahsetmiyordu.
4.nesil Carreralarda da bunun etkisini görülüyordu. Kasasında 2.nesle dönüş yapmış fakat mekanizma olarak kronografı kenara bırakıp saat dakika saniye ve tarih göstergesinden ibaret bir saat olmuştu.
Ve quartz etkileri devam etmekteydi. 1980 yılında birçok İsviçre markası gibi Heuer de japon quartz rüzgârıyla daha fazla yarışamamış ve Piaget-Lemania ortaklığında bir konsorsiyuma satılmak zorunda kalmıştı. 1985’te ise bu konsorsiyum markayı otomobil yarışlarıyla sıkı sıkıya bağlı bir yatırım firması olan TAG yani Technique de Avantgarde’a satmış ve markanın ismi artık TAG Heuer olmuştu. Tag markayı aldığında Carrera bir nevi rafa kaldırılmış onun yerine daha düşük maliyetli formula 1 ve dalış saati esintili saatler üretmeye başlamıştı.
1990lar bir şekilde retronun yani eskinin tekrar havalı olmaya başladığı yıllardı. Ve otomobilden saatçiliğe markalar eski kataloglarını kurcalayarak bir döneme ruhunu vermiş modellerini bulup tekrar üretmeye başlamışlardı. Carrera da o dönem TAG için güzel bir fırsattı. Bunun için tekrar Jack Heuer ile birlikte çalışılarak 1996da bu efsanevi motor sporları kronografını retro bir tasarımla geri döndürdü. Bu yeniden üretim 1963teki orijinlerine sadık bir kopyaydı. 6.nesil olarak adlandırılan bu seri üzerinde sadece Heuer logosu olan ilk TAG Heuer modeli oldu ve orijinalinin ruhuna uyum sağlayacak şekilde elle kurmalı bir 1873 Lemania mekanizmaya sahipti.
Siyah ve silver kadranlı paslanmaz çelik ve bir de altın kasalı olmak üzere 3 farklı opsiyonla yeniden üretilmeye başlansa da 90ların sonunda Daytona halkalı alt kadranlı modellerle seçenekler artırıldı. Bu da TAG’ın Carrera modeli için bir satış potansiyeli görmeye başladığının kanıtıydı.
2000lere girildiğinde TAG Heuer artık LVMH grup tarafından satın alınmış ve Jack Heuer’e onursal başkan sıfatı verilmiştir. Artık Carrera markanın bir retro modeli olmaktan çıkmış ve hala devam eden bir strateji olarak TAG Heuer markasının en önemli modeli haline gelmiştir. 1996 yılındaki yeniden üretim orijinal 1963 çizgilerine tamamen sadık kalmış olsada 7. nesil bu Carrera 2000 yılında TAG Heuerin klasik koleksiyonuna eklenmiş ve artık tarihi bir modele dayandırılmasına son verilmişti. Ayrıca artık Lemania mekanizma değil ETA bir mekanizma kullanılmaya başlanmıştı. 3 ibreli ve GMT olmak üzere 2 farklı versiyonla üretiliyordu.
Orijinal tasarımın yeniden üretimi büyük bir başarı sergilediyse de kasa ölçüleri güncel trendlere göre küçük kalıyordu.
2002 yılında üretilen 8. nesil Carrerada tekrar Retro görünüme dönülmüştü fakat kasa ölçüsü 39mmye çıkarılmıştı. Ve kasanın içerisinde Calibre 17 otomatik bir mekanizma çalışıyordu. 40.yıl özel üretiminde de bu neslin tasarımı kullanılmıştı
2004 yılında Carrera’nın en önemli modern serisi piyasaya sürüldü. Retro bir saat değil, kökleri eskiye tutunan çağdaş bir tasarım. 9. jenerasyon olarak anılan bu seri klasik Carrera boynuzları ve Carrera kronograf butonları ile 41mmlik bir kasaya taşınmış. En belirgin fark ilk kez kullandığı bezel olmuştur. Alt kadranlar 6-9-12 hizasına taşınmış ve 3 hizasına bir tarih penceresi eklenmişti. Atan kalbi Calibre 16, en iyi kronograf mekanizmalarından birisi olan ETA 7750 tabanlı bir mekanizmadır.
2000li yıllar Carrera’nın özellikle Calibre 16 ile tekrar ana akım revaçtaki saatler arasına girmesi ve Calibre 360 ile dünyanın ilk mekanik 1/100 saniye kronografını üretmesi gibi başarılarıyla anılmıştır.
2009’dan itibaren Heuer kendi inhouse mekanizmasını üretmeye başlamış ve bu mekanizmayı kullandığı Calibre 1887 adıyla yeni bir Carrera modeli çıkarmıştı. Ve bu kalibreyle 41mm spor, 43 mm lüks ve 42 mm seramik bezelli retro stil Carrera Heritage gibi 3 farklı segmentte Carrera Calibre1887 piyasaya sürmüştü. 2013 ve 2014 Carrera’nın mekanizma, tasarım, innovasyon ve çeşitlilik açısından çok zengin bir dönemi olmuştur. Limitli kronograflar, flyback, GMT, day date gibi yeni fonksiyonlar, karbon ve titanyum kasalı modeller, birçok farklı kadran rengi tasarımı ve 36mmden 45 mmye kasa ölçüleri, micro pendulum ya da 15.000 dolara sahip olunabilen tourbillon saatler gibi inovasyonlarla saat severleri şaşırtan yeniliklerle gündeme oturmuştu. Günümüze kadar Formula’dan Aston Martin’e birçok farklı marka anlaşması, Aryton Senna gibi tarihe damgasını vurmuş yarışçı ya da Jack Heuer gibi markanın tarihinde önemli yeri olan efsane isimler anısına limitli modellerle hiç ara vermeden seriyi üretmeye devam ediyor.
TAG Heuer’in, saatçilik becerilerini sergilediği bu yeni tasarımların temeli olarak Carrera’yı seçmesinin bir sebebi vardı. Çünkü Carrera bir ikon. Üretildiği ilk günden hatta fabrikadan çıktığı ilk andan itibaren işlevsel bir saat fonksiyonunu alıp birçok markaya ilham olmuş bir çizgiye dönüştürdü. Bugün kronograf denince akla gelen tasarımlardan ve sahip olunmak istenen saat isimlerinden birisi haline geldi. Markanın yüksek hassasiyetli mekanik Kronograflar serisi, diğer İsviçreli üreticilere ayak uydurmanın ütesinde ; saniyenin 5 / 10.000’ine kadar yüksek hassasiyetli mekanik Kronograflar, başka markaların kolay erişemeyeceği bir ölçütü belirliyordu.
Bugün Carrera hem TAG Heuer’in geçmişi hem de geleceği. Ve saat sektörünün tartışmasız gerçek ikonlarından birisidir. Konuyla ilgili videoya buradan ulaşabilirsiniz.